23 Kasım 2011 Çarşamba

Oracle

Arada sirada onu ziyarete giderim kahvesini icmeye. Bana beni anlatir, ben de ona sadece kendime anlattiklarimi anlatirim.

Butun bunlari nasil yasiyorum? Bu rastlantilar&olasiliklar, butun hepsi, nasil ustuste geliyor? Sanki her sey hazirlanmis gibi sadece benim uzerimden gecmemi bekliyor birileri. Nedenini soruyorum ona? Her sorudan sonra bir sessizlik, hemen ardindan bir yudum kahve...

Aslinda her zamanki gibi tek bir sorum var ona, o da "neden?". Karma, kader, yildizlar? Yuzunde biraz daha tebessum  ve dortlu Lyra (lir) takim yildizi yerine oturuyor (ama onun liri, sesidir). Lir calmaya basliyor... Evrenin benden bunu istedigini, bunlari yasamam gerektigini soyluyor o lir. Boylece evrendeki gorevimin asamalarini gecebilir ve onu gerceklestirirmisim. Peki ya duygularim, onlari niye kontrol edemiyorum? Beni de kontrol etmiyorlar ama beni yogruyorlar parmaklariyla acitarak. "Buna her sey dahil, gorevini gerceklestirmek icin onlari da hissetmelisin belki de?" diyor. O zaman evren, benden butun bu baglari fark etmemi de istiyor ve bunun icin ortami uygun hale getiriyor. Bir takim parlamalar birakiyor bende, istesem de bilemeyecegim seyleri... Gorevimin ne oldugunu, ben daha bebekken kulagima fisildamadilar ki- kalbim atmaya basladiginda verildi gorev.

Kahvenin son yudumlari, saat gece 2 sulari...  Artik dusunmekten yorgun ve kirmizi gozlerim camdan disari bakiyor biraz dinlenmek icin. Sessiz degil buralar, sadece soguk... Hem de goz pinarlarimi donduracak kadar. Gelecege bakmak icin artik telveye gerek yok. Cunku o geliyor zaten, gelecek...
Telve bahane, gerisi sahane!

Tesekkur ediyorum ona bir kez daha. Tadi damagimda kaldi her zamanki gibi.
Ben en iyisi gideyim yeniden gelmek uzere.
Daha once de dedigim gibi...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder