Hayatim
boyunca pek cok hocam oldu. Hepsinden bir suru sey ogrendim. Bilgi
daarcigimi genislettim. Ama bir hoca benim kendi kendimi kesfetmemi sagladi. Ilhan
hoca... Ondan ~ogrenme~nin otesinde "kendi kendime ogretmeyi" ogrendim. Daha da
onemlisi bilgiyi yaratmayi ogrenedim.
Onun
acik dersine ilk girdigim gunu hala dun gibi hatirlarim;
Bundan
yaklasik 12 sene onceydi... Okulun ust katlarinda daha once hic ugramadigimiz
bir bolum vardi. Louie Anderson ve pokemon gencligiydik o zamanlar. Bilgisayar
oyunlari, derme catma muhabbetler, hayatla ilgili hic bir seyi umursamadan ve
bilmeden mutlu mesud yasayan bir genclik kusagiydi o. Arkadaslar ile birlikte
Ilhan Hoca hakkinda surekli sehir efsaneleri duyardik. Ders yapmadigi zamanlar
3. turden varliklar ile kontaga gectigi ve zekasinin normal insanlara gore
katbe kat ustun oldugu gibi seyler... Ister istemez merak uyandirmisti bizde.
Ardindan hemen bir gun kararlastirdik ve dersine katilmaya karar verdik.
Sonunda, okulun (bizim icin gizli olan) o katina cikacak cesareti gostermistik.
Heyecanli bir bekleyis ve merakli gozlerimiz vardi. Daha once hocanin fotografini
bile gormemistik! Kapsinin onune geldik ve iceriden cesitli kompleks caz
akorlari geliyordu. Sonra konusmaya basladik kapinin onunde . Bir yandan
"Acaba rahatsiz etmesek mi?" diyorduk, bir yandan da kapiya yaslanip
olan biteni algilamaya calisiyorduk. Ilhan hoca kapidan gelen takir tukur
sesleri fark etmis olacak ki hemen kapiyi acti ve "Buyrun cocuklar,
hosgeldiniz!" dedi tatli bir gulumseme ile. Biz sasirmistik!? Normalde
okulda hic bir hoca boyle bir tepki vermezdi. Hemen bizi optu, ardindan iceri
davet etti tum sicak-kanliligi ve lavanta kokulu kolonyalari esliginde.
Odasinin iki bolumu vardi ve ortada okulun en iyi Steinway'i duruyordu...
Piyanonun oldugu o bolum derslik bolumuydu. Oteki de kendi odasiydi.
Odalarin duvarlarini hatirliyorumda; Bill Evans portresi, uzerinde yesil renk
“yellow” yazan sari turnusal kagitlari, Bilim & Teknik dergisinin Kuantum
ve Uzay hakkindaki envai cesti posterleri, fraktal renkler, Ataturk'un daha
once hic gormedigimiz fotograflari, kendi eserleri ve yazdigi dergiler ile
ilgili afisler, Avrupa’dan cesitli kartpostallar, Leipzig'li muzisyenler,
filmler ile ilgili cesitli brosurler vs. Bir hocanin odasindan cok kendi evini
andiriyordu adeta. Icerideki odasina gectik. Oturmak icin farkli
farkli sandalyeler vardi. Belli ki insanlar Ilhan hoca ile sohbet etmeye
geliyordu dersten arda kalan zamanlarinda. Bir Professor icin cok mutevazi bir odaydi. Her sey
farkli farkli yerlerde ama derli toplu bir duzen icerisindeydi. Daha kendisiyle
konusmaya baslar baslamaz bir seylerin farkli gidecegini hissetmistim. Daha
henuz 11-12 yasinda olmamiza ragmen o an konusmaya basladigimiz konular, Ilhan
Hocanin bizi yasimiza gore yargilamadiginin en buyuk gostergesi gibiydi. "Bu
cocuklar bunu bilir mi? Algilayabilir mi?" demeden konusuyordu. Kuantum
mekaniginden fizik kuramlari & buyuk patlama teorisine, Avrupa sinemasindan
politikaya, burjuvaziden kapitalizme ve sosyalizme, Fransiz empresyonizminden
dodekafonik muzige , Hristiyanlardan budistlere...
Belli
ki Ilhan hoca hayatini tam anlamiyla yasiyordu ve ogrenmeyi~ogretmeyi cok seviyordu... Bilgisiz oldugunuz icin sizi yargilamaz, uzerinizde de kompleks,
stres ve baski yaratmazdi. Onunla ayni fikirde dahi olmayabilirdiniz? "Hocalar savasmak icindir!" diyen bir dergah bile onunla hos bir deba yapardi. Henuz orta-okul ogrencisi olmamiza ragmen Yuksek
Lisans ogrencileri ile ayni konulari analiz ediyor ve onlarin yapmis oldugu
projelere, tezlere biz de ortak oluyorduk. O gittigimiz dersler bana buyuk ilham
kaynagi olmus olacak ki her seyi birakip sadece verdigi projeye kanalize
oldugumu hatirlarim. Pek cok muzik dinliyorduk onun dinleti saatlerinde. Cagdas
muzigi ve cazi benimsedim onun derslerinde. O dersten sonraki heyecan ile o
zamana kadar ogrenemedigim muzik daarcigimi kullanarak kompozisyon yazmaya
baslamistim. O kadar hevesliydim ki orkestrasyon bilmeden ilk orkestra muziklerimi
yazmistim! Daha konservatuvar mezunlari partitur dahi bilemezken biz
"Wozzeck" operasini analiz ederdik. Ilk yazilarima da onunla
yaptigimiz konusmalardan sonraki dusuncelerimi kagida dokerek baslamistim.
Edebiyat hocam yazimdaki farkliliklari gormus olacak ki o donem yapmis oldugum bir odevin
okul dergisinde kullanilmasini tavsiye etmisti. Oteki taraftan da Internet
dergilerinde paylasilmasi bile istenmisti. Ne edebi bir dilim vardi ne de
gramer&dil bilgisi acisindan ciddi bir alt yapim. Sadece yazmak istedigim
icin yaziyordum. Ilhan hoca, "Ilham hoca" olmustu benim icin sanki...
Dunyadaki
egitim sisteminin aslinda ne kadar da homojenlesip, kontrol edilmeye
calistigini dusundum. Aslinda sinaptik sinirlarimizin olmadigini... Hayatta bazen oyle insanlar karsiniza cikar ki, sizi hic tanimaz hatta tanisa da unutur. Siz onu hep anarsiniz ve dusunursunuz hayatiniza ne kadar cok etki ettigine dair. Size ogretir ve biz, biz birbirimize ogretiriz...
Dilerim hepinizin
hayatinda bir Ilhan Hocasi olur ve muhakkak ki bir noktada da olmustur!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder