5 Haziran 2011 Pazar

Sana Sone -IV-


Sone yazmak icin kurallara gerek yok, asik olmaya da gerek yok... Varolmasini istedigimiz bir insanin mutlulugu, bu hayat aslinda. Bedenimizde hapis kalan somut ve soyut nitelikler bizi insan yapar. Yarattiklarimiza baktimda; bir anda yok olabilecegi gercegi ile her an yarattigimiz niceligi bizi bagli kalmak ve kaybetmeme durtusune itiyor.

Hic birseyi sorgulamayacaksin, yargilamayacaksin aslinda. Bunu yaparken o reptil beyine karsi kaybediyoruz her hamlede. Ic-guduler bizi ele geciriyor, duygularimiz bizi kontrol ediyor. Savunmasiz kalan bir kedi yavrusu bile bizden daha guclu oluyor o an. Iste bu noktada; Bedenlerimiz birbirimizden yer ve zaman olarak bile farkli yerlerde olabilir, ancak bizi bagli tutan baska bir sey var... Ruh gibi.. Bunu dinsel olarak degerlendirmek bile insanin kendi icindeki baska bagliliklari sorguladigi gercekligini degistiremez! O bag kopmaz, yok olmaz, kuculmez, buyumez... Tanimsizdir ve tanrisizdir... Duygusuzdur... Zaman dahi yoktur. Bizi gercek yapan seydir o... Bebegi doguran ve hayati hediye edendir... Bilim, ilim ve sanat bile o muhtesem enerjiyi arar ve yaratmaya calisir. Kimi yaraticiya baglar kimisi rastlantilara, mucizelere... Veya hic bir nedene...

Kendi dogrularimizi yaratip onlara inandigimiz bir sistemimiz var. Anlayamadigim bosluklar var bu sistemde, kendimizden bir seyler arayip buldugumuz. Bunu dogrulara gore degerlendirdigimiz ve varsaydigimiz. Ben de boyleydim, sen de... Diger insanlarda... Herkes farkli bakiyor, herkes farkli biliyor... Hayatta 3 yanlis 1 dogruyu goturmuyor ancak bazi noktalar oldukca belirsiz kaliyor. Anlatmasi ve tarif etmesi guc olan devasa bir orumcek agindaki, bazilarimizin gordugu ve goremedigi noktalar bunlar, ama herkesin o agdaki nokta dagilimi farkli. Ayni orumcek aginin ustundeki kar ve su kristalleri gibi. Belki yanindan gecer ama tam o noktaya saplanmaz dusunceler, sanilar.. Bu dunyada bir sey olmuyor, cok yozlasmis bir zihin agi var, yerlestirilmis, gorecelilestirilmis... Kafamda bu sistem ile ilgili soru isaretleri var, kendimle ilgili degil. Surekli o orumcek aginin bir yerine elim takiliyor, cekiyorum, oteki elim orada kaliyor bu sefer. Agdan tamamen kurtulusun bir yolu olmali! Orumcekler beslenmek icin geliyorlar surekli, biz dogdugumuz an onlarin agina takilmisiz... Bu urkutucu ama halinden memnun olanlar da var tabii ki! Bazi seyleri kabullenmek erdemdir, guctur ama bu konuda ayni seyi soyleyemeyecegim.

Az once bir kisi daha kontrolunu kaybetti, bunu gordum... Cok yakinimdaydi kendisi. Aglar onu iyice sarmisti! Kendi istemedigi seyleri kendisinden istendigi gibi , kendi istiyormus gibi istedi. Yok olusu ve yok etmeyi care gosterdi... Guvensizdi ve yalniz... Iki ucu gaytali degnek... Ama care bu degildi, asil care o degnegi temizlemek, yani bizim elimize dogar dogmaz verilen o degnegi...

Yasantimiz ile birlikte bu tarihin icindeyiz... Bir seyler oluyor,olmuyor, artilar ve eksiler var... Konumlandirilmamis ve henuz yaratilmamis olanlar bile var. Dusunmemeliyim belki? Savasiyorlar hala... Hala... Bunun varolmasini isteyenler artik yoklar, ama, ama niye boyle? Offf ki ne off...


*Anne?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder