8 Haziran 2011 Çarşamba

8 Haziran

(Bu yazim belli lumpenlikler, kliseler ve Panama kanalindaki denizcilerinin konusma duzeyini icerebilir...)

Benim zaman kavramim artik islemiyor, Bir saniye icinde yillari yasayip hissedebilmek beni "Utar" yapti. Amerika - Turkiye arasi yaptigim TK 23R3N sefer sayili ucaklar bile o bir saniye gibiydi. Taksiye binmek bile daha zordu benim icin. Bunu anlamak icin ommepati yapmak gerek. Uzaklik, yorgunluk, derinlik, hayaller, boyut gibi kavramlar + ve - lerini cekerek beni yasatiyorlardi. Gectigimiz sene bu *hissi yasadigim an 8 Hazirana idi. 7 Haziran gecesi Turkiye'ye ilk gelisim(!) icin o kadar heyecanliydim ki, kelimeler ile ifade edemem. Kimi ask der , kimi hasret, kimi de huzunlu bir bekleyis... Bu *his ile ilgili bir sey yazmayacagim... Belki de Kavusmak denebilirdi buna gelenksel ve klise bir tanimlama ile. Ne tesaduftur ki yine TK1 sefer sayili (daha once bunu bile fark edemeyecek kadar yogunmusum demek ki?) 8 Haziranda Amerika'ya gidecegim ve insanlik tanimi ile yil donumu olan 8 Haziranda gecen yilki durumun tam aksi istikametini aksi yone dogru yasiyorum. Sanki 9. sinif bir tiyatro oyunu gibi... Ama sahnede kimse yok, sadece zaman var.

Simdi ise bu *hissi ortadan kaldirmaya calisan bir balikci gibiyim. Kaptanliktan terfi ettim(!) Bu kadar mi dusecektim? Bulmadan aramamistim bile, ben onu avlamamistim bile, takilacagi oltam bile yoktu. O *his belirginlesmisti zamanin dahi olmadigi baska bir tiyatro sahnesinde. Bazen repliklerimin disina ciktim ama **niyetim ayniydi, seyirciler kendine gore yorumlardi beni. Bana gore yorumlanmak oyle degildi cunku. Oltadaki balik replikleri duydukca canlandi, replikler benim boguldugum denizde onu yasatiyordu cunku. Kim yazmisti ki bu tiyatro oyununu? Irlanda'daki bi tavernada takilan alkolik ve kendini korsan zanneden bir sizofren miydi aslinda bu kaptan? Ya da mutlak sogukta dusunceleri dahi donmus bir viking mi? Kim bilir... kime *niyet kime ***kismet derlermis...

Yeni gelen rollerime baktim yonetmenin verdigi... Aglarken gulemedim bile mutsuzlugun verdigi o mazosist korku ile. Her ne -ist ise artik: her dusunceyi ve hissiyati etiketleme ihtiyaci duyan bir zihin toplulugundan gelen bir yonetmendi . Replikleri buna gore yazardi. Cok bilgili ve sevgi dolu... Inanarak ve rolumu yasayarak oynardim, zamansiz bir sahnede yedegim bile yoktu... Yedegim olmadigi icin hep burada olmam gerekirdi cunku bu rolu tek bir kisi oynayabilirdi. Yalniz, essiz ve terk...

Yonetmene karsi ciktim, yeni rol *hislerime uymuyordu. Bu *hisler ile o rolu oynayamazdim. Daha fazla bekleyemedim ve tiyatro sahnesini terk ettim ucsuz bucaksiz o cikisi arayarak... Size bahsetmis oldugum o zaman kavrami icerisinde bi kac asira kalmadan kayboldum zihnimin derinliklerinde. Kuantum parametreleri bile labirent olmustu, cunku zaman orada islemiyordu!!! Cikis yoktu, zamani ilerletmek icin en sevmedigim seyi yapmam yani o labirenti yikmam gerekirdi. Tam bunu yapmaya kalkarken ayagim eski repliklerimin yazildigi kagit topluluguna takildi ve dustum... Bi an bunlari yakmam gerek diye dusundum ama yakmadan once icindeki *niyetleri bir kez daha gormeyi arzuladim. Dostlarimi, arkadaslarimi ve ailemi animsadim nedense... 8 Haziran gibi ayagima gelmisti hepsi... O an yoktu, okumayi ve yazmayi bile bilmiyordum belkide, baktim, dokundum ve okudum. Yer yer guluyor, sinirleniyor, ic cekiyor, gelisiyordum... Bi kac replik gozume takildi. *Niyetimin rencide edildigi, kelebek etkisine gore rolleri degistigim cesitli parametreler ve yonetmenin arzu ettikleriydi bunlar.

Charles Gate 56 da yasayan C. Lee isimli bir arkadasin numarasini bulmam gerekirdi rol geregi. Kapiyi acar ve kapardi belki. Almam gerekeni alirdim iceriden. Ama dusuncelerim rotar yapti... Rolumu atlamis miydim?

Asagilara dogru indim biraz daha; masadan kalkarken " Uzgunum arkadaslar, benim gitmem gerekiyor" repligimi soylememistim. O gece masada icerken mum isigi repliklerin bir kismini yakmis ve dogaclama yapmistim sanirim! Ama niyeyse o da olmamisti.

Cok fazla karlanmis replik vardi, daksil ile silinmis olanlar, bosluklar , yenilenenler , aciklama yapilan dip notlar. Biraz daha safya geceyim bari dedim. Sonradan eklenmis bir replik gordum; "Hey bro, you shouldn't put these ones!" bana gereksiz gelmis olmali ki ustunden sonradan 13 kez gecilmis. Cok Inanmistim rolume ama yonetmen benim rolume inanmadi ve sahneyi kesip atti. 13 kez gectik, sonra iptal... Lanetli sayi 13 derlerdi ya?

Yanlis yazilmis ve arka arkaya gelen replikler vardi, onlari koparip attim sonradan. Yersiz olmaliydi yonetmen icin. Dil ve algi boyle bir seydi!

Numara yapmadan numarayi soruyordum, sinirli... olmaz ki boyle?

Sayfalarca bosluklar vardi, ici dolu olan ama yonetmenin gormezden geldigi...

Oltaya takili olan ve goz yaslarindan islanmis bir sayfa buldum, "Pecete alabilir miyim lutfen?" yazmiyordu ki sayfada?!? Ne yaziyordu?!? Nezaket bu olmaliydi ama, ama *niyetim bu degildi ki? Pecete istemeliydim belki ama artik nafile... Kelebeklerin etkisi ve diskilari vardi uzerimde resmen. Lanet gibiydi. Peceteyi bu sayfadaki goz yaslarini kurutmak icin kullandim. Rol yapmaktan korkmustum ve sonraki sayfalara baktim... Daha fazla okumak istemedim zaten.

Zaman durdu geriye gitti , ileri gitti... Makarasi koptu adeta icimde! Gecmisin nedenini ve sebeplerini buldugum ve buna inandigim, su andan keyif aldigim, gelecege baglandigim bu rolu ve muzigi dinledim... Muzik , muzik susmustu... Es'ler konusuyordu.

Aniden ucagin motor sesi belirdi o sessizlik icerisinde! Ucakta uyuya kalmistim galiba... Saate bakti; 8 Haziran mi? Yine geliyordu o gun... Bu sefer yine gitmek icindi... Umuda mi? Hayir... Peki donmeyi istemeyecegim bir yere mi gidiyordu? Bilmiyorum... Gitmek zorunda miydim? Sanirim evet... Ama gecen sene zorunlu degildim, sadece istiyordum...

Hoscakalin!


* his :anlamina sakin bakmayin cunku hissetmeniz gerekir..
** niyet: hic bir zaman bilemediniz ki, sadece zannetiniz...
***kismet: evet evet, gittigim yerin sozlugunde de ayni anlama geliyor...


*Yolculuk belli ama istikamet belli degil? Sorun bu olmamaliydi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder