29 Ocak 2012 Pazar

Calistay

Orada degildim, ancak bundan yillar onceki 2 saatlik bir calistaydan sonra 2 muthis muzisyen ve bir ogrenci arasinda gecen bir muhabbetten hissedilen enstantaneler;

J.R.: Size sormak istedigim bir seyler var acaba musait misiniz?

E.O.: Tabii ki...

J.R.: Dogaclama yaparken komalari nasil bu kadar ustaca kullaniyorsunuz? Gercekten tuyler urpertici! Bu kadar yerinde ve zamaninda calabilmek cok muazzam bir kulak ister...

E.O.: Muzigin ruhunu yasayarak ve yasatarak yorumluyorsun. Oraya ait olmak gibi. Ait oldugun yeri hissetmeye calisarak cal mesela. Icinden akan muzigi bedenin kisitliyor bazen, filitre gibi...

J.R.: Anliyorum , bunun yasadiginiz tecrubeler ve kultur ile ilgili de bir alakasi var mi?

E.O.: Ister istemez tabii ki oluyor ama bazen gobeginde de yasasan o kulturun bir parcasi olamiyorsun. Kulturun baska kulturler tarafindan somuru altinda ise ozellikle.

J.R.: O zaman sizinle birlikte calarak beni yonlendirmenizi arzu edebilir miyim?

E.O.: Peki, hadi muzik yapalim...

J.R. ve E.O. dolu dolu gecen yogun bir calistaydan sonra bile birbirlerini kesfetmeye devam ederler.


I.H.D. : E? Hani yemege gidecektik? Acliktan kiridik yahu?

E.O. : Tamam gideriz I'cim merak etme.

I.H.D. : Ama zaten yeterince calistay yaptik daha fazla boyle calismaya ne gerek var? Hem zaten cocuk bizim kulturden degil ki? Nasil yapsin onca gosterdigin seyi? Bak! Yapamiyor ki?

E.O. : Yok yok, o yapiyor ve de yapacak. Bak kulagi ve eli nasil da gidiyor.

I.H.D. : Ya olur mu oyle sey? Bu oyle gurbette dogup yapilir mi? Muzigin kendi vatanindan gelmeden o muzik nasil yapilir ki?

E.O. : Yapacak yapacak... Inaniyorum cunku duyuyor icinde bir yerde o muzigi...

I.H.D. : Neyse, hadi hayirlisi diyelim...  Bir an once bitirin de yemege gidelim bari.


...


Bu calistaydan bir sure sonra J.R. ogrendiklerini muzige donusturdu. Yaptiklari neredeyse o gunku ustasi E.O.'u animsatiyordu. Hem de kendisinden cok uzak bir kulturden olmasina ragmen...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder