Orada degildim, ancak bundan yillar onceki 2 saatlik bir calistaydan sonra 2 muthis muzisyen ve bir ogrenci arasinda gecen bir muhabbetten hissedilen enstantaneler;
J.R.: Size sormak istedigim bir seyler var acaba musait misiniz?
E.O.: Tabii ki...
J.R.: Dogaclama yaparken komalari nasil bu kadar ustaca kullaniyorsunuz? Gercekten tuyler urpertici! Bu kadar yerinde ve zamaninda calabilmek cok muazzam bir kulak ister...
E.O.: Muzigin ruhunu yasayarak ve yasatarak yorumluyorsun. Oraya ait olmak gibi. Ait oldugun yeri hissetmeye calisarak cal mesela. Icinden akan muzigi bedenin kisitliyor bazen, filitre gibi...
J.R.: Anliyorum , bunun yasadiginiz tecrubeler ve kultur ile ilgili de bir alakasi var mi?
E.O.: Ister istemez tabii ki oluyor ama bazen gobeginde de yasasan o kulturun bir parcasi olamiyorsun. Kulturun baska kulturler tarafindan somuru altinda ise ozellikle.
J.R.: O zaman sizinle birlikte calarak beni yonlendirmenizi arzu edebilir miyim?
E.O.: Peki, hadi muzik yapalim...
J.R. ve E.O. dolu dolu gecen yogun bir calistaydan sonra bile birbirlerini kesfetmeye devam ederler.
I.H.D. : E? Hani yemege gidecektik? Acliktan kiridik yahu?
E.O. : Tamam gideriz I'cim merak etme.
I.H.D. : Ama zaten yeterince calistay yaptik daha fazla boyle calismaya ne gerek var? Hem zaten cocuk bizim kulturden degil ki? Nasil yapsin onca gosterdigin seyi? Bak! Yapamiyor ki?
E.O. : Yok yok, o yapiyor ve de yapacak. Bak kulagi ve eli nasil da gidiyor.
I.H.D. : Ya olur mu oyle sey? Bu oyle gurbette dogup yapilir mi? Muzigin kendi vatanindan gelmeden o muzik nasil yapilir ki?
E.O. : Yapacak yapacak... Inaniyorum cunku duyuyor icinde bir yerde o muzigi...
I.H.D. : Neyse, hadi hayirlisi diyelim... Bir an once bitirin de yemege gidelim bari.
...
Bu calistaydan bir sure sonra J.R. ogrendiklerini muzige donusturdu. Yaptiklari neredeyse o gunku ustasi E.O.'u animsatiyordu. Hem de kendisinden cok uzak bir kulturden olmasina ragmen...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder